İstemsizce dönen dünya,
Yüklenmiş olduğu hayatlar, sırlar…Derin, anlamsız bakışlar.
Yoksulluktan koşar gibi, aç ve susuz.
Aşk’tan yoksun cellatlar.
Kralların heybetine bürünmüş, kedi ürkekliği ile yaşayanlar…
Hiç ölmeyeceklermiş gibi…
İçimi titretir, korkutur… Ceberut geceler.
Mutlu edecek diye, gülümsemeyen dudaklar.
Darmaduman olmuş gök, yağdırmaktan korkan bulut…
Gökkuşağı hiç bu kadar renksiz olmamıştı,
Çoçuklar korkmamıştı analarından koparılırken bile, bu kadar.
Hayat; ceberut krallara rağmen,
Ölüme susamış cellatlara rağmen,
Hiç bu kadar doymamıştı acıya.
Hiç ölmemişti insanlık bu kadar…
Bitiyor bende kalanlar, biriktirdiklerim günbegün tükeniyor…
Dalacak düşüncelerim kalmadı, sardı çehremi umutsuzluk…
Yarınlar, doğacak acılara gebe,
Dünler mahşer meydanı… Bu gün sonun, sonu…
Kıyamet mi, cehennem mi? Bilinmiyor…
Karınca su taşımaktan aciz, kırlangıç ufka uçmaktan…
Denizler doğurmuyor artık dalgalar, cılız kalmış balıklar.
Rüzgara minneti yok gibi karışan duyguların…
İnceldiği yerden kopacaksa kopsun diyor,
Umutsuzluğun bile imrendiği umut.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder