Hira’da Dolandım, Vahyi Bekledim.

Hissettiklerimi anlaman olanaksız,
İçimde uçuşanları tanıyor olman
Bir tesadüfün tezahür etmesi,
Yaşamımda yer kaplıyor olman, bahşedilmiş bir lütuf,
Armağan edilmiş bir dünya.
Kör kuyulardan kurtulmuş Yusuf’un umudu…
Ateşin sirayet etmediği dini mübinin İbrahim’i,
Suya susamış çölün harareti,
Hurma dallarının güneşimsi sevdası,
Kırların göğe ulaşan yamaçları, ulu dağların zirvesi.
Yok, bende ki seni anlatacak güzergahı belli, limansız denizi.
Uçuşan kelebekleri, ufukta salınan güneşi…
Ey… Lütfu ile bana bahşedilen!
Ya deryalarda boğ beni, ya da artık liman ol, dur bana…
Sana yazılmış şiirler, mısralar biriktirdim,
Gecelerden kalmış düşler, ışıldayan pırıl pırıl yıldızlar atfettim.
Tevekküle durdum sabahlar ettim.
Hira’da dolandım, vahyi bekledim.
Lokmana sordum derman bulamadım.
Kuytu köşelerde yalnızlara harman oldum.
Seni ararken tarumar oldum. Ama Senden olmadım.
Ben sende sonsuzluğun anahtarını, gözlerinde kendimi buldum.
Sen benim yaratamadığım menkıbemsin.
Sabah uykum, içimde tuttuklarımsın.
Cennette hurim, evde nurumsun…

Sen sevdamsın, ölüme susadığım…
Güneşten sakındığım…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pages