"Vaha"

Bir vaha,
Kılıç kuşanmış savaşçıların dokunamadığı çöl vahası…
Taraflarca dokunulmazlık atfettirilen,
Palmiyelerle etrafı örülmüş su kuyuları,
Siyahi bakışlarıyla çocuklar,
Yemyeşil hurma ağaçları…
Yüzü peçeli, arap kızları…

Çöl kokan saçlar, hurma ağaçlarını andıran kaşlar ve gökyüzü gibi bakan gözler…
Utangaç ve ürkek yürekler.
Titrek eller, umut dolu bakışlar,
Ne çok beklerler,
Çölde kaybolup, geri döneceğine söz veren erkekleri…

Kimisi gerçekten kayboldu, kimisi umutla durdu.
Aşklarını rüzgarlara yükleyip, vahalara, o güzelim al yanaklara gönderirlerdi.
Ulaşacağına en az rüzgar kadar inanırlardı…
Sevmek adlı fiili, çölün sıcaklığında iliklerine kadar yaşayanlar onlardı aslıda.
Zaman; gökte gürleyen, ihtişamlı şahinlerin omuzlarında…
Zamana yüklü Aşk, tüm zamanlara dağılmışcasına…
Aynı ve sade…
Kalırcasına.


Yaşayabilene, yaşatabilene…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pages